Halkla İlişkiler ve Medya İletişimi Yönetim Danışmanlığı
Bavul Ajans
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • Yazarlarımız
  • Sayım'ın Bavulu
  • Bavulumda Söyleşiler
  • Bavulumda Haberler
  • Etkinlik ve Organizasyonlar
  • Gelin Konuşalım
  • Basın Odası

MUTFAKTAN Taraf Kitap | Çok satıp da silinen var

10/31/2013

0 Yorumlar

 
Picture
0 Yorumlar

Ara Güler’i kim tıraş ediyor?

10/27/2013

0 Yorumlar

 
Picture
Picture
SAYIM'IN BAVULU - Akşam Pazar | Ara Güler’i kim tıraş ediyor?

İstanbul’un en güzel sahaflar çarşılarından biri Aslıhan’ın berberi Can Bıyıklı, bir edebiyatsever… Müşterileri de başta Ara Güler olmak üzere, edebiyat ve sanat camiasından ünlü isimler…

0 Yorumlar

Bavula Sığan Altın Portakallar

10/20/2013

0 Yorumlar

 
Picture
0 Yorumlar

Sinema yapmak isteyen yönetmen dizi çekmesin!

10/19/2013

0 Yorumlar

 
Picture
0 Yorumlar

Yönetmenlere “sen şöyle çektin iyisin, sen böyle çektin kötüsün” deme hakkını kendimizde görmüyoruz.

10/13/2013

0 Yorumlar

 
Picture







3. Bodrum Türk Filmleri Haftası'ndan sonra Bodrum Sinema ve Kültür Derneği ile Cinemarine Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Sezgin ile Sayım Çınar bir araya geldi. Etkinliğin öncesi ve sonrasına dair güzel bir söyleşi ortaya çıktı.

Cenk Bey, bu sene Bodrum Türk Filmleri Haftası’nın üçüncüsünü gerçekleştirdiniz. Bu etkinliklerle Bodrum’a yeni bir yüz kazandırdığınız muhakkak. Peki size gelen geri dönüşler nasıl?

Festival boyunca oldukça güzel kritikler ve yorumlar aldık. Yoğun bir haftanın sonunda gerçekleştirdiğimiz kapanış etkinliğimiz çok güzel, şık ve gösterişli oldu. Bu etkinliğe gelenlerle birlikte hem keyifli anlar yaşadık hem de iddialı geri dönüşler aldık. Gelecek seneki çalışmalarımız için hepsi bize ışık olacak.

Başından sonuna organizasyonu heyecanla yönettiğinizi takip ettik.

Bu gibi çalışmalar ciddi bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Etkinlikler kapsamında burada Türk sinemasının duayenleriyle birlikte günümüz sinemasının yeni yüzlerinden de çok değerli konuklarımızı ağırladık. Böylesi güzel ve değerli insanlarla bir arada olmak heyecanımıza elbette heyecan katmıştır.

Siz yıllardır Bodrum’da sinema işletmeciliği yapıyorsunuz. Türk Filmleri Haftası’nı düzenleme fikri nasıl oluştu?

Bu organizasyonun ana fikri aslında eşime ait. Yerli filmlerin gösterimiyle ilgili aklına gelen bir projeyi benimle paylaştı. Daha sonra biz bu düşünceyi uzun bir süre kendi içimizde yoğurduk ve değerlendirdik. Sonunda seyirlik bir Türk filmleri etkinliği yerine aynı zamanda filmlerin tanıtımına katkı veren daha organize ve köklü bir etkinlik şeklinde bu fikri geliştirmeye karar verdik. Projenin özü bize ve Bodrum’a değil de daha çok Türk sinemasına hizmet eden bir yapıda olsun istedik.

Bu tam olarak nasıl bir hizmeti kapsıyor?

Tanıdığımız bazı yapımcı ve yönetmen arkadaşlarımızla olan ilişkilerimizde, dağıtım konusunda yaşadıkları sorunlar ve salon bulma konusunda karşılaştıkları zorluklar gibi bir takım detaylara vakıftık. Özellikle filmlerini göstermek için salon bulamadıklarından söz ettiklerinde ben de bir sinema işletmecisi olarak bunun neden böyle olduğunu araştırınca durumun dağıtımcı nezdinde tıkanabildiğini fark ettim. Bu yüzden arada dağıtımcının olmadığı, üretici ile tüketicinin doğrudan bir araya gelebileceği bir market oluşturma fikri hizmetimizi belirledi ve bu organizasyona hayat verdi.

Etkinlik programında gişe filmi diyebileceğimiz bol seyircili filmlerin yanı sıra, çok fazla seyirciye ulaşamamış filmleri de görmek mümkün.

Evet mesela Özcan Deniz’in Evim Sensin filmi, Kemal Uzun’un Çanakkale Yolun Sonu filmi, Hasan Karacadağ’ın Dabbe Cin Çarpması, Murat Şeker’in Çakallarla Dans ve Orçun Benli’nin Bu Son Olsun filmleri gişe konusunda pek sıkıntısı olan filmler değildi ama bunların yanı sıra gösterdiğimiz Can Candan’ın Benim Çocuğum, Ali Vatansever’in El Yazısı, Belmin Söylemez’in Şimdiki Zaman ve Selim Evci’nin Rüzgarlar filmleri çok kısıtlı salonlarda seyirciye ulaşabilen filmlerdi. Keza Onur Ünlü’nün Sen Aydınlatırsın Geceyi filmini de festivaller dışında herhangi bir sinema salonunda seyredebilmek mümkün değil. Böylesi karma bir seçkide gişe filmlerinin rüzgarıyla diğer yönetmen arkadaşlarımızla da bir arada bulunarak bir sinerji oluşmasını sağlamaya çalıştık.

Bu gibi etkinlikleri hazırlamanın büyük zorlukları var tabii ki. Siz bu organizasyonda tabiri caizse bir takımın hem kalecisi, hem teknik direktörü, hem de saha oyuncusu gibi çalışıyorsunuz. Kendinize yardımcı bir teknik direktör bulmayı düşünüyor musunuz?

Aslında bunun farkındayız. Hani köy sinemasına gidersiniz; bir amca vardır, gişede oturuyordur. Bir süre sonra bakarsınız kapıda sizin biletinizi keser. Sonra filmi başlatır. Arada da mısır vesaire satıyordur. Biz biraz da öyle gibi görünüyoruz. Ama fark ettiğiniz gibi biz bir aile şirketiyiz. Başta eşim, kızım ve ben olmak üzere 3 yıldır bu işi böyle, çok küçük bir kadroyla yürütmeye çalışıyoruz. İnsan kaynaklarından sorumlu arkadaşım araç transferlerini organize ediyor. Edirne’deki işletmemizin halkla ilişkilerinden sorumlu arkadaşımız buradaki otel rezervasyonlarını takip ediyor. İstanbul, Kuşadası ve diğer bölgelerdeki işletmelerimizde çalışan yönetici arkadaşlarım ve onların kadrolarını kısmen buraya çekerek etkinlik kadromuzu büyüttük ki altından kalkabilelim. Ama böyle amatör bir çabayla bir yere kadar iyi gidebiliyor. Bir yerden sonra şişmeye başlıyor, yetişemiyorsunuz. Bu yüzden önümüzdeki yıl daha profesyonel bir ekip çalışmasına niyetlendik.

Peki ne gibi değişiklikler olacak, nasıl bir ekip oluşturacaksınız?

Film Haftası'nın açılışını takiben ekip toplantılarımızla kendi içimizde bazı görüşmeler yapmaya başladık. Şimdiden bir sonraki dönemin stratejilerini oluşturup hedeflerini belirledik. Bu anlamda önümüzdeki sene için gerek film seçimi, çağrı, duyuru ve toplama konusunda sanat danışmanı desteği, gerekse organizasyonun ulusal basın ayağında profesyonel bir iletişimci ve iç hiyerarşimizde köklü bir takım değişikliklere karar verdik.

Türkiye uluslararası arenada kültür ve sanat anlamında oldukça ilerledi. Böyle bir açılımınız olacak mı acaba?

Önümüzdeki yıl etkinliğimizi bir festival statüsünde uluslararası boyuta taşımak niyetindeyiz. Etkinlik programımızın bir kuşağında yabancı film gösterimi yapmayı düşünüyoruz.  Tabii ki yine buradaki amaç yabancı filmlerin tanıtımından ziyade uluslararası dağıtım şirketlerini davet ederek etkileşim sağlamak, uluslararası festivalde gösterilme şartını tamamlayabilmek adına destek alan yapımcıların önüne seçenek koymak ve bunun avantajlarından ve teşviklerinden faydalanmak. Zaten bu bile başlı başına profesyonel bir şekilde kurumsallaşmamızı gerektiriyor.

Bodrum’da Yunan esintisini hissetmek de mümkün. Çok yakımızda Kos Adası da var. Bu anlamda burada Türk-Yunan dostluğu adına sinema odaklı etkinlikler, projeler düşünüyor musunuz?

2006 yılında yine bir Cinemarine organizasyonu olarak Muğla’da, Türk-Yunan Belgesel Haftası’nı düzenlemiştik. Kıbrıs da dahil pek çok yerden konuklarımız olmuştu. Ama bunun sürekliliğini sağlayamadık.

Gelecek senelerde Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda bir ulusal yarışma düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

Bizim bu konuda kararımız kesin aslında. Hem seçilecek jüride hem de organizasyon adına kendimizde filmlere “sen şöyle çektin iyisin, sen böyle çektin kötüsün” deme hakkını görmediğimiz için herhangi bir yarışma düzenlemeyi düşünmüyoruz. Üstelik ben organizasyon olarak tanıtmaya ve destek vermeye çalıştığım filmlere ne hakla bunu söyleyebilirim. Bu yarışmaların belki maddi anlamda bir itici gücü vardır fakat bir kişiyi teşvik ederken geri kalan herkesi kırmış oluyorsun.

Bodrum denilince akla hep deniz, kum, güneş ve eğlence yerleri geliyor. Oysaki burası Halikarnas Balıkçısı gibi bir yazarın çıktığı bir yer. Buranın kültür sanat çalışmalarıyla da hatırlanıyor olması gerekmiyor mu?

Bodrum’un bu yönden itici gücü diyebileceğim iki avantajı var. Bunlardan biri söylediğiniz gibi kültür anlamında çok zengin bir toprak olması. İkincisi Bodrum Türkiye’nin diğer bölgelerinin tersine kültür seviyesi yüksek bir göç alıyor olması. Buraya yerleşen insanların çoğu sosyoekonomik olarak belli bir doygunluk düzeyine erişmiş, kendilerine daha sağlıklı, daha sakin ve doğayla içiçe bir hayat istedikleri ya da bizim gibi bir takım faaliyetlerini sürdürmek için geliyorlar. Bu da hiçbir şehirde olmadığı kadar Bodrum’a farklı bir kültürel yapı kazandırıyor ve geliştiriyor.

Peki Bodrum’un son yıllarda kış hayatı nasıl?

Biz sürekli burada olduğumuz için bunu pek fark edemiyoruz belki ama Bodrum’un kış yaşamı yıldan yıla artıyor. Buraya en son beş yıl önce gelen bir dostumuzu bu etkinliğe davet ettiğimizde burada gördüklerine inanamadı ve son geldiğinden bu yana her şeyin ne kadar çok değiştiğinden söz etti. Böyle olunca kışı burada geçirmemek için herhangi bir sebep kalmıyor.

Bodrum Kalesi’ndeki film gösterimleri de oldukça ilgi çekiyor. Hem o tarihi atmosferin ambiyansında, hem de Bodrum havasında, yıldızların altında sinema seyretmek çok keyifli.

Türk Filmleri Haftası Bodrum Kalesi’nde yapılan son etkinlik oldu. Mimarisinden yerleşim düzenine kadar geniş çaplı bir değişiklik olacağı için tamamen yıkılacak ve tekrardan yapılacak. Yeni proje daha büyük kapasitesi ve daha büyük perdesiyle bir amfitiyatroyu kapsıyor. Yapandan, düşünenden Allah razı olsun. Bu zamana kadar Bodrum’un kültür-sanat hayatına çok şey kattı o sahne. 1400 kişilik kapasitesiyle Antik Tiyatro’dan sonra Bodrum’un en büyük kapasiteli ikinci yeriydi orası.

Türkiye’de günden güne sinema seyirci sayısı artıyor. Salon ve koltuk sayısı olarak düşündüğümüzde sizce sektör bu arzı karşılayabiliyor mu?

Biz kültürel anlamda o kadar zengin topraklarda yaşıyoruz ki aslında. Mesela; Kral Mausolos’un kendi mezarını yaptığı dönemlerde şehrin nüfusu, İskenderiye’nin kıyımından itibaren 70 bin kişiymiş. Yukarıda gördüğümüz Antik Tiyatro ise 13 bin kişilik. Yani diyeceğim şu ki; 70 bin kişilik bir yere 13 bin kişilik bir tiyatro yapan zihniyetin yaşadığı bir medeniyetin üstünde duruyoruz. Kabaca bir hesap yapacak olsak o dönem 5 kişiden 1’inin o tiyatroda koltuğu olduğunu düşünebiliriz. Bunu günümüz Türkiye’sinin rakamlarına vuracak olsak şu anda 12 milyon koltuklu tiyatro ve sinema kapasitemizin olması gerekir. Fakat bizim toplam kapasitemiz hepitopu 100 bin kişilik. Yani o dönemin kaç katı gerisindeyiz düşünün…

Siz Cinemarine işletmeleri dışında Bodrum Sinema ve Kültür Derneği olarak da bu etkinlikleri sahipleniyorsunuz. Bunun gibi Bodrum’da aktif olarak çalışmaya devam ettiğiniz sivil toplum örgütleri var mı?

Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu Jet Ski Teknik Kurul Başkan’lığının yanı sıra Bodrum  Cankurtarma ve Su Sporları Derneği 2. Başkanı’yım. 1995 yılından bu yana Bodrum Yelken Kulübü’nün kurucu üyeleri arasında yer alıyorum. 1987-2012 yılları arasında Bodrum, Kuşadası, İzmir, Denizli, Urfa Atatürk, Gümüşhane Kürdün ve Yozgat Gelingülü barajlarında, Sivas Gölet'inde, İstanbul, Adalar, Antalya ve Marmaris'te yüzden fazla yarış organizasyonunu gerçekleştirdim. Organizasyonların yanı sıra, ileri seviye jet ski sürüş teknikleri, rekreasyonel ve turistik amaçlı jet ski işletme, jet ski ile denizde arama kurtarma konularında eğitimler verdim. 1999-2008 yılları arasında Deniz Ticaret Odası Su Sporları Komitesi Meclis üyeliğini sürdürürken aynı zamanda TOBB delegeliğini yaptım. Bunların yanı sıra şu an Türkiye Sinema İşletmecileri Derneği genel sekreteriyim.

Türk Filmleri Haftası’nda sinemacılar ile seyirciyi bir araya gelirken diğer tarafta sizin için de bir sektör buluşması oluyor bildiğimiz kadarıyla.

Evet bu etkinlikler devam ederken aynı zamanda pek çok sektörel toplantıyı da yürütüyoruz. Türkiye’deki sinema salonu sahiplerini, dağıtım şirketi yetkililerini, sinema salonlarına reklam pazarlaması yapan firma sahiplerini ve yetkililerini, sinema işletmelerine tüketim malzemelerini pazarlayan kurum yetkililerini bu toplantılarda bir araya getirdik.  Bu toplantılara Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Sn. Enver Arslan da katıldı. Sinema salonu işletmecileri Sn. Enver Arslan'a sorularını yönelttiler ve Bakanlık'tan beklentilerini dile getirdiler. Başta korsan piyasası ve dijitalleşmeyle birlikte tekelciliğe giden bir rekabet ortamı olmak üzere, sinema yatırımlarının geri dönüşündeki handikaplar, bu vesileyle alınabilme olasılığı olan bir takım ilave destekler, Fransa’nın Fransız filmlerine yaptığı gibi satılan bilet başına bir sübvansiyon uygulamasının Türk filmleri için de gerçekleştirilmesi gibi pek çok konu masaya yatırıldı, fikirler paylaşıldı.

Yeşilçam’a saygı festivallerin sahip çıktığı bir geleneğe dönüştü. Siz de Türk Filmleri Haftası’nın kapanış gecesinde Selda Alkor, Bulut Aras, Mahmut Hekimoğlu, Nuri Alço ve Salih Güney'e emek ödülleri verdiniz. Çok güzel ve heyecanlı anlardı. Siz neler hissettiniz?

Doğrusunu söylemek gerekirse dizlerimin titrediğini hissettim. Çünkü karşımızdaki insanlar gerçekten birer çınarlar. Hepsi de Türk sinemasının o naif, sanat kısmının daha ağırlıklı ve önde olduğu, gişenin ise arkadan geldiği bir dönemden geliyorlardı. Çok uzun bir süre oldukça zor şartlarda bu sektöre emek vermiş insanlardı. Tek kaygım onları en iyi şekilde ağırlayabilmek ve gece bittiğinde mutlu bir şekilde onları otellerine uğurlamayı başarabilmekti. Aldığımız güzel tepkilerden dolayı bunu layıkıyla yerine getirdiğimizi düşünüyoruz. Bu çok gurur verici bizim için. Özellikle Salih Güney’in Bodrum’la ilgili söyledikleri ve sözlerini akabinde etkinliğimize bağlayışı hakikaten bizi çok mutlu etti. Ama tüm bunların yanı sıra etkinliklerimiz devam ederken, usta sanatçı Tuncel Kurtiz ile yazar Turgut Özakman’ın ölüm haberleri herkes gibi bizi de çok üzdü. Keşke büyük üstatlar da nefes alsalardı ve aramızda olsalardı.

0 Yorumlar

‘Kezban’ın babasından tişörtlü mesaj

10/13/2013

0 Yorumlar

 
Picture
Picture
SAYIM'IN BAVULU - Akşam Pazar | ‘Kezban’ın babasından tişörtlü mesaj

“Nobel’i Orhan aldı / Kızları Tuna kaptı / Ama tek Author var/ O da Cem Şancı”

Bu bir şiir değil, tişörtlü mesaj... Edebiyat âleminde ses getirecek bu eylemin dünyada da örneği çok.

0 Yorumlar

Esaslı bir devam romanı geliyor!

10/5/2013

0 Yorumlar

 
Picture
Picture
SAYIM'IN BAVULU - Akşam Pazar | Esaslı bir devam romanı geliyor!

‘Kitap eki’ yöneticisi, yazar Derviş Şentekin’in yeni romanı; 35 tiyatro duayeninin röportajlarından oluşan Oğuzhan Toracı’nın kitabı, Selim İleri’nin şu an ne okuduğu ve daha fazlası…

0 Yorumlar

    Archives

    Eylül 2014
    Ocak 2014
    Aralık 2013
    Kasım 2013
    Ekim 2013
    Eylül 2013
    Ağustos 2013
    Temmuz 2013
    Haziran 2013
    Mayıs 2013
    Nisan 2013
    Mart 2013

    Categories

    Tümü

    RSS Beslemesi

Destekleyen: Özelleştirilebilir şablonları kullanarak size özel web sitenizi oluşturun.